26 Kasım 2015 Perşembe

MOLDE MAÇI ÖNCESİ | MERSİN İLLÜZYONU

21 Kasım gününün 17:00 maçı olan Mersin İdman Yurdu – Fenerbahçe karşılaşması,her anlamda Fenerbahçeli taraftarlar için güzel geçecek bir cumartesi günü vaat etmişti.Gerek baharın son günlerinde olmamıza rağmen sanki baharın ilk günlerindeymişiz gibi hissettiren ılık Akdeniz havası,gerekse Mersin İdman Yurdu’nun içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan da faydalanarak 1-3 lük galibiyetle ayrılan Fenerbahçe,taraftarına sonunda beklenen Fenerbahçe performansı geldi/gelmeye başladı dedirtti.Ancak bu bir illüzyon olabilir ki buna kanmamak da gerekir.Peki neden bu maç bir illüzyon olabilir?

FENERBAHÇE’NİN MERSİN İDMAN YURDU MAÇI İLK 11’İ

Girişte de değindiğim gibi,Mersin İdman Yurdu’nın içinde bulunduğu mali sıkıntı oyuncuların hafta içindeki antrenmana çıkmayarak protesto etmesine kadar vardı.Bunun sonucunda zaten maça demoralize bir şekilde başlayan Mersinli oyuncular,erken gelen golle de birlikte iyice moral olarak çöktü ve oyundan düştü.Mersin’in oyundan düşmesi neticesinde verdiği açıklardan faydalanarak daha rahat ve daha geniş alanda oynayabilen Fenerbahçe,Bursaspor maçından bu yana savunmanın önünde asma kilit misali görev yapan Topal-Josef ikilisinin daha fazla ileriye oynayabilmesi için uygun ortamı buldu.Nitekim Topal’ın içeriye kat ederek yaptığı asist ve Josef’in de girdiği tehlikeli diyebileceğimiz ataklarla da bu fırsatı iyi değerlendirdiğini bize gösterdi.Ancak ikinci yarıda Mersin İdman Yurdu’nun en golcü oyuncusu  Nakoulma ile birlikte Anadolu kulüplerimizde uzun süredir kurtarıcı misali görev yapan Sinan Kaloğlu’nun da oyuna dahil olması ile birlikte pozisyon aramaya başladı.Skorun da 0-3 e gelmesiyle daha rahat hareket etmeye başlayan Mersin İdman Yurdu,59. dakikada Sinan’ın içeriye çevirdiği topu kafasıyla içeriye bırakan Nakoulma ile skoru 1-3 e getirdi.Golün ardından ataklarına devam eden Mersin İdman Yurdu,67. dakikada Oktay Delibalta'nın derinlemesine pasında kaleci Volkan'la karşı karşıya kalan Sinan Kaloğlu, şutunu çekti.Volkan’dan seken top uzak direğe çarparak oyun alanına geri döndü.

İKİNCİ YARIDAKİ OYUNCU DEĞİŞİKLİKLERİ SONRASI FENERBAHÇE 11’İ

Yani 10-15 dakikalık serseri mayın misali oynanan bu oyun bile  Fenerbahçe’yi zorladı.Bu maçta benimsediği oyun anlayışı sebebiyle pozisyon açıkları veren ve golü yiyen Fenerbahçe’nin Mersin maçındaki performansı bizi aldatabilir.Yani bu maç bir illüzyon olabilir.Çünkü rakip takım Mersin İdman Yurdu gibi futbol dışı olaylarla uğraşmayan bir takım olsa,mesela Gaziantepspor gibi sıkı savunma yapan ve kontrataklarda tehlikeli olan bir takım olsaydı zaten bu kadar açık bir oyun oynayamazdı.Bunu göze alamazdı.Bu maçı taktiksel disiplin açısından değerlendirmek bizi yanıltabilir. Bu maç,daha çok psikolojik anlamda gelen bir rahatlıkla oynanarak Fenerbahçe’yi sonuca götürdü.

Bu maçı ölçü olarak kabul etmek doğru olmayabilir,bu maç bir illüzyon olabilir dedik,ancak olmayabilir de.Öyle olup olmadığı bize öncelikle ilk olarak bugün oynanacak UEFA Avrupa Ligindeki  Molde maçı ve pazartesi günü oynanacak ligdeki Trabzonspor maçı gösterecek.
Molde maçı Fenerbahçe’nin guruptaki kaderini belirleyecek maç olacak.Molde,gruptan çıkmayı garantilemiş olsa da henüz birinciliği garantilemediği için rahat bir oyun ortaya koyacaktır demek yanlış olur.Mersin’e karşı oynanan açık oyunu Molde gibi bir rakibe karşı oynamak tehlikeli olabilir.Molde’nin Linnes gibi kanatlardan hücuma hızlı katılabilen,oluşan açıkları toplu/topsuz içe kat ederek ve dikine giderek değerlendirebilen isimleri var.Linnes’in ilk maçta attığı gol de bunu kanıtlar cinsten bir örnek.Aynı zamanda Elyounoussi,Kamara ve Hoiland gibi tabelaya direkt bir şekilde etki edebilen isimlere sahipler.Bu yüzden Molde’ye karşı Mersin’deki gibi açık bir şekilde oynamak pek mümkün değil.

Bu durumda uygulanacak en doğru yöntem,maçların genellikle son 15-20 dakikalık bölümünde yapılan değişikliklerle oynanan oyunu,maçın ilk dakikalarından itibaren dengeli bir şekilde oynamak olacaktır.Nasıl mı?2. yarıda oyuna sürülen ve o oyunu getiren oyuncuları maçın ikinci yarısında değil de maçın başından itibaren değerlendirerek.Yani demek istediğim,takımda birbirini en iyi tanıyan,takım kimyasını en üst seviyeye çıkaran oyuncuları birlikte oynatmak gerekiyor.Yani Ozan-Volkan-Fernandao üçlüsü ile oyuna başlamak gerekiyor.Yeniden kurulan bu kadroda geçen sene de bu kadrodan bulunan çoğu oyuncunun pozisyonları gereği birbirleriyle olan bağlantıları çok uzak kalıyor.Burada bağlantıdan kastım Ozan ile Volkan’ın birbirlerine olan mesafeleri,birbirlerine yakın olmaları,gerektiğinde aynı hücum bölgesinde alışveriş halinde bulunabiliyor olmaları.
Bu durumda Josef veya Topal’ın yerine Ozan’ı;Alper’in olduğu yere de Volkan’ı koyduktan sonra,Fernandao da olsa RvP’de olsa gayet rahat bir şekilde pozisyona girebilecektir,ki oyuna dahil oldukları anlarda da bunu gayet açık ve net olarak gösterdiler.
OYNAMASI GEREKEN,EN NET SONUCU VE OYUNU GETİREN İLK 11


Bakalım bu bir illüzyon mu yoksa Fenerbahçe’nin oyun evriminin bir başlangıcı mı?Bunu bize önümüzdeki maçlar gösterecek.



Caner Efe