21 Kasım gününün 17:00 maçı olan Mersin İdman Yurdu –
Fenerbahçe karşılaşması,her anlamda Fenerbahçeli taraftarlar için güzel geçecek
bir cumartesi günü vaat etmişti.Gerek baharın son günlerinde olmamıza rağmen
sanki baharın ilk günlerindeymişiz gibi hissettiren ılık Akdeniz havası,gerekse
Mersin İdman Yurdu’nun içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan da faydalanarak 1-3
lük galibiyetle ayrılan Fenerbahçe,taraftarına sonunda beklenen Fenerbahçe
performansı geldi/gelmeye başladı dedirtti.Ancak bu bir illüzyon olabilir ki
buna kanmamak da gerekir.Peki neden bu maç bir illüzyon olabilir?
FENERBAHÇE’NİN MERSİN İDMAN YURDU MAÇI İLK 11’İ
Girişte de değindiğim gibi,Mersin İdman Yurdu’nın içinde
bulunduğu mali sıkıntı oyuncuların hafta içindeki antrenmana çıkmayarak
protesto etmesine kadar vardı.Bunun sonucunda zaten maça demoralize bir şekilde
başlayan Mersinli oyuncular,erken gelen golle de birlikte iyice moral olarak
çöktü ve oyundan düştü.Mersin’in oyundan düşmesi neticesinde verdiği açıklardan
faydalanarak daha rahat ve daha geniş alanda oynayabilen Fenerbahçe,Bursaspor
maçından bu yana savunmanın önünde asma kilit misali görev yapan Topal-Josef
ikilisinin daha fazla ileriye oynayabilmesi için uygun ortamı buldu.Nitekim
Topal’ın içeriye kat ederek yaptığı asist ve Josef’in de girdiği tehlikeli
diyebileceğimiz ataklarla da bu fırsatı iyi değerlendirdiğini bize gösterdi.Ancak
ikinci yarıda Mersin İdman Yurdu’nun en golcü oyuncusu Nakoulma ile
birlikte Anadolu kulüplerimizde uzun süredir kurtarıcı misali görev yapan Sinan
Kaloğlu’nun da oyuna dahil olması ile birlikte pozisyon aramaya başladı.Skorun
da 0-3 e gelmesiyle daha rahat hareket etmeye başlayan Mersin İdman Yurdu,59. dakikada
Sinan’ın içeriye çevirdiği topu kafasıyla içeriye bırakan Nakoulma ile skoru
1-3 e getirdi.Golün ardından ataklarına devam eden Mersin İdman Yurdu,67. dakikada
Oktay Delibalta'nın
derinlemesine pasında kaleci Volkan'la karşı karşıya kalan Sinan Kaloğlu,
şutunu çekti.Volkan’dan seken top uzak direğe çarparak oyun alanına geri döndü.
İKİNCİ YARIDAKİ OYUNCU DEĞİŞİKLİKLERİ
SONRASI FENERBAHÇE 11’İ
Yani 10-15 dakikalık serseri mayın misali oynanan bu oyun bile Fenerbahçe’yi zorladı.Bu maçta benimsediği
oyun anlayışı sebebiyle pozisyon açıkları veren ve golü yiyen Fenerbahçe’nin Mersin
maçındaki performansı bizi aldatabilir.Yani bu maç bir illüzyon olabilir.Çünkü
rakip takım Mersin İdman Yurdu gibi futbol dışı olaylarla uğraşmayan bir takım
olsa,mesela Gaziantepspor gibi sıkı savunma yapan ve kontrataklarda tehlikeli
olan bir takım olsaydı zaten bu kadar açık bir oyun oynayamazdı.Bunu göze
alamazdı.Bu maçı taktiksel disiplin açısından değerlendirmek bizi yanıltabilir.
Bu maç,daha çok psikolojik anlamda gelen bir rahatlıkla oynanarak Fenerbahçe’yi
sonuca götürdü.
Bu maçı ölçü olarak kabul etmek doğru olmayabilir,bu maç bir
illüzyon olabilir dedik,ancak olmayabilir de.Öyle olup olmadığı bize öncelikle
ilk olarak bugün oynanacak UEFA Avrupa Ligindeki Molde maçı ve pazartesi günü oynanacak
ligdeki Trabzonspor maçı gösterecek.
Molde maçı Fenerbahçe’nin guruptaki kaderini belirleyecek
maç olacak.Molde,gruptan çıkmayı garantilemiş olsa da henüz birinciliği
garantilemediği için rahat bir oyun ortaya koyacaktır demek yanlış olur.Mersin’e
karşı oynanan açık oyunu Molde gibi bir rakibe karşı oynamak tehlikeli
olabilir.Molde’nin Linnes gibi kanatlardan hücuma hızlı katılabilen,oluşan
açıkları toplu/topsuz içe kat ederek ve dikine giderek değerlendirebilen
isimleri var.Linnes’in ilk maçta attığı gol de bunu kanıtlar cinsten bir
örnek.Aynı zamanda Elyounoussi,Kamara ve Hoiland gibi tabelaya direkt bir
şekilde etki edebilen isimlere sahipler.Bu yüzden Molde’ye karşı Mersin’deki
gibi açık bir şekilde oynamak pek mümkün değil.
Bu durumda uygulanacak en doğru yöntem,maçların genellikle
son 15-20 dakikalık bölümünde yapılan değişikliklerle oynanan oyunu,maçın ilk
dakikalarından itibaren dengeli bir şekilde oynamak olacaktır.Nasıl mı?2.
yarıda oyuna sürülen ve o oyunu getiren oyuncuları maçın ikinci yarısında değil
de maçın başından itibaren değerlendirerek.Yani demek istediğim,takımda
birbirini en iyi tanıyan,takım kimyasını en üst seviyeye çıkaran oyuncuları
birlikte oynatmak gerekiyor.Yani Ozan-Volkan-Fernandao üçlüsü ile oyuna başlamak
gerekiyor.Yeniden kurulan bu kadroda geçen sene de bu kadrodan bulunan çoğu
oyuncunun pozisyonları gereği birbirleriyle olan bağlantıları çok uzak
kalıyor.Burada bağlantıdan kastım Ozan ile Volkan’ın birbirlerine olan mesafeleri,birbirlerine
yakın olmaları,gerektiğinde aynı hücum bölgesinde alışveriş halinde
bulunabiliyor olmaları.
Bu durumda Josef veya Topal’ın yerine Ozan’ı;Alper’in olduğu
yere de Volkan’ı koyduktan sonra,Fernandao da olsa RvP’de olsa gayet rahat bir
şekilde pozisyona girebilecektir,ki oyuna dahil oldukları anlarda da bunu gayet
açık ve net olarak gösterdiler.
OYNAMASI GEREKEN,EN NET SONUCU VE OYUNU
GETİREN İLK 11
Bakalım bu bir illüzyon mu yoksa Fenerbahçe’nin oyun
evriminin bir başlangıcı mı?Bunu bize önümüzdeki maçlar gösterecek.
Caner Efe
0 yorum:
Yorum Gönder